bugün

entry'ler (4)

hafızlık belgesi

çok zor hafız olmak nasıl tuutyor aklında ya ?

arkeoloji

Hep bu bölümü okumak istedim; ama ülkemiz şartlarında bu pek mümkün olmadı.

cinlerin şekil ve suretleri

Babannem birgün seni düğüne götüreceğim dedi. Birlikte alışveriş yaptık. Kıyafet aldık. Beni Bursa’ya çokta gerekli olmayan akrabalarımın düğününe götürdü. Onur abinin ingiltere’den arkadaşı gelmiş. Sarışın renkli gözlü yakışıklı biri bir ingiliz. Annesinin ısrarları sonucu Ayşenur onunla konuşuyor. How are you? Fine thank ! Havadan sudan konuşurken bir yandan gözü bende ingilizin. Gözünü dikti dik dik bakıyor. Düşünüyorum şimdi içimden bu bana niye böyle bakıyor diye. Gidince babannem beni durduk yere ortada hiçbir şey yokken uyardı. Dödü bana şöyle dedi: ‘’Ona aşık olma o bir Hristiyan’’ Aşık olmak bir yana dik dik bakınca korkmuştum. Aklımda yok öyle bir şey.
Türklerinin şüphesiz en büyük düşmanlarından biri Kürtler. Faşizm sokak aralarına kadar inmişken Kürt komşularımızla tatile gideceğimiz gün benim yüzümden ailem kavga etti. Kızı bana dil çıkardığı için annesine şöyle bağırdım bütün site duydu ‘’Bana bir daha dil çıkarırsa onun dilini koparırım! Terbiye ver çocuğuna’’ Sen öyle nasıl bağırırsın diye kavga büyüdü ve şiddete kadar gitti. ‘’Pis Kürtler’’ diye hakaretler havada uçuşuyor. Başladım ağlamaya. Komşumuz Veysel geldi. Evde bana bağırıyor. Ortalık karıştırdın neden ağlıyorsun diye. Bütün site aşağı döküldü. Cehennem gibi birgün. Akşam düştük yollara tatile gidiyoruz. Didim’de dört yıldızlı bir otele gittik. Neden bilmem yaşım konusunda yalan söylemeye başladım. O zamanlar annem lisede polis kolejine gitmemi istediği için daha orta okula gitmeme rağmen kendimi polis kolejine gidiyormuş gibi gösterdim. Didim’e adım atar atmaz yalan söylemeye başladım. Yolda böyle bir şeyin kararını almamıştım. Birden içimden yalan söylemek geldi. Bir grubun içine girdim. Babaları zengin tatile gelmiş üç kardeş ve Çanakkaleli tatilciler. Akbük’ün en temiz havasının en güzel olduğu yıllardı. Bir turist kafilesi var otelde. Bir çocuk var otelde yabancı bir turist. Öleceğiz grupça çocuk için. Aşığız çocuğa. Çocuk çok karizmatik. Manken gibi çocuk. Kim bu merak ediyoruz. Birden otelde belirdi ve çok az karşılaştım. O denizdeyse ben bütün gün havuzdaydım. Bir kere karşılaşamadık. Birgün otelin dövmecisinde denk geldik. Boynuna dövme yaptırıyor. Bir bileklik satın aldı ve benden takmamı istedi. Benden yardım istedi yani. Beceremedim başta güldü. Otelden giderken biz bir de ne göreyim havuzda. Ben giderken bana bakıyor; ama bu bakışı ben bir yerden tanıyorum tamam mı? Bursa’da maruz kaldığım bakışla aynı bakış.
izmit’e döndük. Lise sınavı geldi çattı. Sağlıkçı yaptılar beni zorla. Daha başta kafaya koydum istemiyorum diye. Cidden hiç sevemedim. Zaten sevilecek çekilecek bir meslekte değildi ki. Lise bitti üniversiteye geldim. Üniversitede bir arkadaşımla otobüste konuşuyoruz. Önümüzde de bir çocuk oturuyor. Dikti gözünü bizi dinliyor. Muhabbet ediyoruz. Yaşanmaz bu ülkede. işte Neden? diye sordum. Çevre kirliğinden çarpık kentleşmeden yakındı arkadaşım. Bence dedim insanları kötü. O yıllar pekte arkadaş edinemiyorum zaten. Beni tanımamzlığa geliyorlar. Benimle konuşmuyorlar. Bir başımayım oturuyorum birgün üniversitenin cafesinde. Yoldan geçen arabalara bakıyorum. Karşıma bir baktım. Bir çocuk var. Tipide tanıdık bakışıda; ama çocuğu tanımıyorum. Sadece bana bakıyor. Yine aynı bakış. Birden yanıma kızlar oturdu ‘’Aaaa Merve ne haber?’’ Cidden yolda görünce selam vermeyen kızlar oturdu yanıma. içimden bunlar yanıma neden geldi şimdi diye söyleniyorum. Dönüp dönüp çocuğa bakıyorlar. Sırıtıyorlar falan. Üstüne üstlük yanımdaki kız nişanlı. Hepsinin sevgilisi var. Böyle yerin dibine girmekle utanmak arasındayım. Karar verdim yanımdaki insanlar müthiş şerefsiz! Karar verdim gideceğim ben buralardan. Evden çok bunaldım. Uzakta okuyacağım karar verdim. Çevremi sevmiyorum. Koydum kafaya gideceğim.
Tekirdağ’a gittim. Üniversite kazanıp. insanlarla yeni tanışıyorum. Kızlarla muhabbet ediyoruz. Bende çok severmişim gibi kız muhabbetlerini dinliyorum şimdi mecburen. Üst sınıflarla konuşuyoruz. ‘’Ayy sen Ozan’ı gördün mü?’’ ‘’Yooo görmedim o kim?’’ ‘’Çok yakışıklı bir çocuk’’ Cidden görmemiştim. Hiç tanışmadım. Yemekhanede tanışabildim. Benden yardım istedi. istatistik dersini verememiş tek kaldığı ders o. işte kitap notlarını verir misin? Peki tamam veririm. Benimde kitabımın yanlış olduğu tek ders istatistik dersiymiş. Elimde Kırmızı kitap var. Farklı notlar verip yardım edemedim. Sonradan öğrendim yanlış kitapmış. Konuşuyoruz şimdi çocukla bana diyor ki ‘’Bu ülkede yaşanmaz’’ diyor. Gücüme gitti birden. Neyse o gitti. Ben bunalıma girdim.
Birkaç sene sonra platonik aşk tuttu. Hayranım Sinan Kaynakçı’ya. Adamın karısına küfür ettim. O derece kıskanıyorum. Bir akşam Efe Turun servisindeyim. Birden arka koltuğa oturma ihtiyacı duydum. Ayaklarım gitti. Arkada bir adam oturuyor. Bir de ne göreyim. Adam Sinan Kaynakçı’nın kopyası. Sadece saçları beyaz yaşlanmış biraz. Bende cam kenarına oturacağım. Önünde kırmızı küçük bir bavulu var. ‘’Ben burada oturacağım’’ dedim. Çekti bavulu baktı gözümün içine hafif kızar gibi ‘’Geç’’ dedi. Tam önümüzdeki koltuktada ailesi oturuyor. Bir kadın ve bir çocuk. Ziraat Bankası nerde diye sordum orda ineceğim. Kadın bana ‘’Bizde orda ineceğiz’’ dedi. Gülüyorum; ama ben bir yandan. Böyle tesadüf mü olur? Diye.
Üniversiteyi bitirmek üzereyim. Kütüphanede ders çalışıyorum bir gece. Bir araba yanaştı içinden bir çocuk indi. Kütüphaneye geldi. Benle konuşmak istedi. ‘’iyimisin?’’ diye sordu. Çocuğu bir yerden tanıyorum; ama çıkaramadım. Sonra hatırladım Üniversite ikinci sınıfta bir çocukla tanışmıştım Bitki koruma dersinde. Edirneli bir çocuk. Bana Edirneliyim dedi. Ta kendisiydi. Çok ayıp olduğunu düşündüm. Sonra çocuğu aramaya başladım. Hocalara sordum adı neydi diye. Sınıftaki insanlara sordum. Çocukla bir ben tanışmışım. Çocuğu kimse tanımıyor. Bulamadım. Yine kütüphanedeyim birgün. Geldi tanıdım. Ben onu. Önüme çantasını bıraktı. içimden şükrediyorum bulduğum için. ‘’Merhaba’’ dedim. Ben o değilim seni ilk defa görüyorum falan dedi. Tıp okuyormuş kendisi. Hatta Tıp topluluğu başkanıymış. Benim ne işim var ziraat dersinde dedi. Benimle konuşmak istemedi. En son sinirlerim bozuldu çift kişilikli misin? Diye sordum. Neyse ben mezun oldum eve döndüm.
Sonra bir kanıya vardım. Benim sürekli hoşlandığım ve sürekli övülen insan Şeytan’ın ta kendisi. Ben tek bir kişiden hoşlanıyorum bence o da Şeytan’ın ta kendisi. Ben bu bakışı bir yerden tanıyorum. Ben bu yardım isteklerini bir yerden biliyorum. Hatırlıyorum. Benden yanına her gittiğimde yardım istiyor. Bana çok kötü muamele yapıyor ve hep aynı bakış! Aslında tek bir kişi biliyorum.

hz muhammed dirilse olacaklar

Bunu düşünmüştüm daha önce. Muhtemelen beynini incelerdim. Gözle görülen her an beyine görüntü olarak kaydedilir. Bende onun görüp yaşadıklarını görmek isterdim ne yalan söyleyeyim. Bir cihaz sayesinde düşünsene Cebrail'i gördüğünü